Değerli takipçilerimiz, sizlere tüm dünya çapındaki eşsiz ve değerli birkaç müzeyi hem daha kolay ve hem de daha ucuz bir yolla gezebilmenizin mümkün olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Tabi ki de müze gezerken o hepimizi rahatsız eden yorgunluk hissini de yok etmeyi başaran bir formül: sizlere rahatça yorulmadan ve sınırsız zamanda gezebileceğiniz sanal müzeleri takdim ediyoruz. Ülkemizden ya da bulunduğunuz yerden uzaklarda olan bu eşsiz müzeleri rahatça gezebilmenizin rahat yollarından biri de bu sanal müzelerdir. Tabii ki de bazılarınızın aklına gerçeğinin yerini tutmayacağı gelebilir, lakin eğer şu an için ülke dışı bir geziye gitme imkânınız bulunmuyorsa ve de böyle bir geziye zamanınız yoksa bizce bunun en güzel yolu sanal müzelerdir. Canlı olarak gittiğiniz müzelerde göremeyeceğiniz mekân açıları ve benzeri güzel perspektifleri de günümüz teknolojisinin yardımıyla sanal müzeler ile erişebiliyoruz. Şimdi birlikte birkaç sanal müze tanıtımına başlayabiliriz…PetraGelin çok iddialı bir dünya mirasından başlayalım. Antik şehir Petra’yı daha önce duymamış olamazsınız. Bu güzel antik şehir kalıntılarında neler yok ki… Adeta eski dünyanın antik medeniyetlerin izleriyle, eserleriyle dolup taşan bu kadar iyi korunmuş bir şehir. Şehrin tamamı kireç taşına oyularak ve coğrafik doğal kayalık tabiatına adapte edilmiş bir şekilde yapılmıştır. Peki, bu şehir ne kadar eski? Gelin kısaca tarihine de bir göz atalım. Şehrin kendisi aslında çok çok eski. Milattan önce 9000’lerde ilk yerleşim olarak kullanılıyor ve yine milattan önce 4. Yüzyılda eski bir göçebe sami halkı olan Nebatilerin kurdukları krallığın başkenti oluyor. Daha sonraları Büyük İskender’in generallerinden biri olan Antigonus I tarafından Helenistik krallıkların denetimi altında oluyor. Öyle ki Roma İmparatorluğu egemenliğini tanıyana kadar. Günümüzde açık hava müzesinde görülen eski tapınaklar, tiyatro amfileri, yollar ve benzeri birçok yapıt bu dönemlerde inşa edilmiştir. Şehir yine bu tarihlerde Hristiyanlık inancıyla tanışmış ve hatta Bizans Döneminde bazı kiliselerin yapımına şahit olmuştur. Ama bugün arkeologların ve diğer kanıtlarında belirttiği gibi Bizans dönemlerinde şiddetli depremlerin olmasıyla birlikte şehir yavaş yavaş terkedilmeye başlanmış. İslamiyet’in yayıldığı dönemlerde ise yani bundan yaklaşık 1400 yıl önce is tamamen terk edilmiş ve günümüze kadar harabe olarak kalmıştır. İsviçreli bir gezgin ve coğrafyacı olan Johann Ludwig Burckhardt tarafından da 1812 yılında tekrar bulunmuştur. Her ne kadar bu zengin tarihinden bahsetsek de şehrin görsel güzelliği karşısında gerçekten şaşırmadan edemiyoruz. Sizler için şehri ordaymış gibi gezebileceğiniz sanal müzenin linkini aşağıda paylaşıyoruz. Mutlaka bir göz attın. Emin olun gerçekten de kaliteli bir sanal müze.
|